5 Ekim 2018 Cuma

Değişen Refah Devletleri ve Sosyal Yardımlar


Şenay Gökbayrak'ın Değişen Refah Devletleri Sosyal Yardımlar adlı makalesinden özetlemiştir.



            Makale krize giren sosyal sigorta modelinin iş gücü piyasasına gittikçe daha sıkı bağlandığını, bunun da iş gücü piyasası dışında kalan kesim için olumsuz bir etki yarattığına işaret etmektedir. İşsizlik ve güvencesiz çalışma koşulları büyük bir kitleyi sosyal yardıma muhtaç kılarken aynı zamanda sosyal yardımın bu kitlelere ulaşamamasını sorun olarak ele almaktadır.

            Makalede Türkiye’deki refah rejiminin özellikleri incelenmiştir. Sosyal yardımların tarihi gelişimi ve gelişmiş refah devletlerindeki sosyal yardımların son yıllardaki değişime bakılarak Türkiye açısından bir karşılaştırma yapılmıştır. Türkiye’de değişen refah rejiminin pratikteki uygulamalarına değinilmiştir.
Değişen Refah Devletleri ve Sosyal Yardımlar


            Sosyal yardımlar, sosyal politika konusu içinde sosyal güvenlik önlemleri ile kıyaslandığında daha yeni gelişmekte olan bir alan olduğunu söylemektedir. Genel olarak sosyal yardımlar incelendiğinde; yoksulluğun azaltılması, dezavantajlı kişileri sosyal içerilmesinin sağlanması ve son olarak yardımlardan yararlananların kendi kendine yetebilmesini amaçlamaktadır. Türkiye’de uygulanan refah rejiminin muhafazakar/korparatist sınıfa girdiği tespiti yapılmıştır. Bununla beraber işgücü piyasasının parçalı ve tabakalı bir yapıda olması sosyal korumaya erişim açısından ikili bir yapı oluşturduğu belirtilmiştir. Bu durumda Türkiye için melez bir sosyal yardım yapısı olduğu söylenmektedir.
            1980’li yıllardan itibaren uygulanan sosyal sigorta modelinde bir kriz meydana gelmiştir. Bunun sebepleri olarak ihracata dayalı bir büyüme için reel ücretlerin düşürülmesi bunun hem alım gücünde gerileme hem de sigorta primlerinde erimeye yol açtığını söylemektedir. Bunun yanında emeklilik yaşının düşürülmesi, prim affı gibi popülist uygulamalar krizi daha da derinleştirmiştir. Krizi aşma çalışmaları içinse gelirlerin artırılması ve giderlerin kısılması gerekliliği öne çıkmıştır. Bu bağlamda sistemden sağlanan karşılıklar azalırken sisteme katkı koşulları daha katı bir hale getirilmiştir. Bu da kamunun rolünü azaltan bir uygulama getirmiştir.  Sosyal korumayı bireylere ve piyasaya yani çalışma ve istihdama bağlamıştır. Tüm bunların sonucu olarak sosyal koruma tabanında daralma yaşanmış ve her geçen gün daha fazla kişi sosyal yardımlara muhtaç hale gelmiştir.
            Sosyal yardımlardan yararlanan kesimler incelendiğinde daha çok düzensiz ve kayı tdışı işlerde çalışan, çalışsa bile yoksulluk sınırını aşamayan “çalışan yoksullar” oluşturmaktadır. Bu kesimde yoksulluk kuşaktan kuşağa geçmekte ve giderek sayıları artmaktadır. Erkekler için amaç sigortalı güvenceli bir iş iken kadınların evde ki iş yükü göz önüne alındığında istekleri sadece çalışmaktır. Bu durumda kadınlar evde parça başı iş veya temizliğe gitme gibi güvencesiz işlere daha fazla maruz kalmaktadırlar.
            İşsizlik ve güvencesiz çalışma sosyal yardıma muhtaç kişi sayısını artırmakta ve sosyal yardıma muhtaç kişiler de çalışmaya muhtaç olduklarından güvencesiz de olsa çalışma isteği ile sistemi kısır döngüye sokmaktadır. Yoksulluk güvencesiz çalışmayı güvencesiz çalışma da yoksulluğu doğurmaktadır.
            Sosyal yardım ve hizmetlerin hem yasal hem kurumsal düzeyde bütüncül bir yapıda düzenlenmelidir. Sosyal yardımların iş gücü piyasasına ve istihdama dayalı yapısı değiştirilmelidir. Eğitim ve istihdam politikaları beraber ele alınmalı, iş gücü talebini arttıran istihdam dostu makro-ekonomik politikalar izlenmelidir. Gelirin yeniden dağıtımı kavramı kapsamında bir bakış açısı geliştirilerek eşitlikçi bir anlayışla iş gücü piyasaları düzenlenmelidir. Bunların sonucu olarak sosyal yardımlara bağımlı yaşamak zorunda birey olan sayısı düşecektir.

Gökbayrak, Ş . (2017). Değişen Refah Devletleri ve Sosyal Yardımlar. SGD-Sosyal Güvenlik Dergisi, 7 (1), 71-90. Retrieved from http://dergipark.gov.tr/sgd/issue/29767/319935

Hiç yorum yok:

Yorum Gönder